uzuncam17 (Ziyaretçi)
| | Karakeçililerde ölüm âdetleri bir orijinallik göstermektedir. Her ne kadar ölüm âdetlerinde benzerlik olursa da Karakeçililerin ölüm ve ölüm adetleri hakkındaki düşünce ve inançları farklılık göstermektedir.
Hasta ölüm döşeğinde yatarken belirli bir noktaya bakıyorsa can alıcı meleğin o noktadan geleceğine inanılır. ‘’Demek ki Azrail işte şuradan geliyor’’ diye halkta bir inanış ve düşünce belirir. Hasta yataktayken yakınları başucundan ayrılmazlar ve durmadan su verirler veya kuruyan dudaklarını ıslatırlar. Eğer su verilmez ise şeytanın ölüm döşeğindeki hastaya en sevdiği kişi kılığında gelerek imanını su ile değişeceğine inanılır. Hastanın başında sürekli Yasin suresi okunmasına önem verilir, hastaya sık sık Kelime-i Şahadet telkin edilir. Ölmeden önce son nefesinde Kelime-i Şahadet kelimesini söylemesi için özel önem verilir, hasta bu şekilde ölürse imanlı gittiğine ve mekanının Cennet olacağına inanılır. Milli varlığını koruyan Karakeçili Yörükleri dini duygularını ihmal etmemektedirler.
Hasta öldüğünde ölünün yakınlarından bilhassa kadınlar ağıt yakmaya başlarlar. İmama haber verilir, imam ‘’Salâ’’ vererek, hasta kişinin öldüğünü ahaliye ilan eder. Ağıt, Türk kavimlerinde eskiden yapılan ‘’Yuğ’’ törenlerinin bir benzeridir. Ağıt işi de günümüzde kalkmıştır. Eskiden özel olarak ağıtçı kadınlar bulunurmuş, artık cenaze yakınları kadınlar bazen ölen kişi çok sevdikleri birisi ise ağıt yakmaktadır. Ağıt yakarken ölen kişinin hayattaki faaliyetleri genellikle iyilikleri, babayiğitliği, dile getirilir. Ağıttaki dramatize ve anlatım kabiliyeti ne kadar etkili olursa, orada bulunan kişiler o derece etkilenirler. Ağıttaki bir özellikte tamamen içten geldiği gibi söylenmesidir.Önceden belirlenmiş herhangi bir yazılı metni yoktur.
Cenaze işlemlerinde akrabalar birbirlerini yardımcı olur.Bir taraftan mezar kazılırken,diğer taraftan cenaze yıkama hazırlıkları başlar. Ölen erkek kişi ve cenazesini yıkaması için vasiyet ettiği kişi yoksa imam gelir cenazeyi yıkar, kadın ise ilçenin en bilge kadını gelir ve cenazeyi yıkar. Karakeçililerde cenaze ve düğün işlerinde tam bir dayanışma örneği vardır.Akraba olsun olmasın duyan herkes gelir üzerine düşen görev ne ise sonuna kadar yapar.
Cenaze beyaz kefen ile giydirilir, çene bağlanır, ayaklar bağlanır. Eğer cenazenin gözleri kapanmıyorsa dünyada muradına eremeden öldüğüne inanılır. Cenaze namazı kılınır. Namaza erkeklerin hemen hemen hepsi katılır. Çünkü cenazeye karşı son görevdir.
Cenaze mezara konurken cenazenin en yakını da mezara iner ve cenazenin incinmeden dini kurallar uygun olarak mezara konulmasını sağlar. Sonra herkes toprak atar, ne kadar kişi toprak atarsa, cenazenin o kadar günahlarının azalacağına inanılır.
Cenazeyi mezara koyma işlemi bittikten sonra mezarlıkta bulunan bütün insanlar cenazenin çıktığı eve giderler imam Kur’an okur, tüm insanlar cenaze sahiplerine ‘’Başsağlığı’’ ve ‘’ sabır’’ dilerler. Bundan sonra herkes evine gider.
İmamlar ve bir iki fakir cenaze evinde kalır. Karakeçililerde ‘’devir ‘’ denilen bir âdet vardır. Namaz , oruç borcu olduğunu bilen cenaze sahibi bir miktar parayı fakirlere dağıtır. Parayı alan fakir ölen kişiye dualar eder, böylece ölen kişinin borçlarından kurtulduğuna inanılır. Birde ‘’Alt-üst’’ parası vardır. Bu parada cenazeyi yıkayan, mezarı kazan kimseler arasında paylaştırılır. Ölen kimsenin elbiseleri fakir olanlara dağıtılır.
Cenaze olan evde üç gün boyunca yemek pişmez, komşular akrabalar yemek pişirirler getirirler,Kur’an-ı Kerim okutup başsağlığı dilerler. Cenaze sahibi bu acılı gününde herkesten başsağlığı bekler, küs olanlar bile gelip başsağlığı dilerler. Türk insanı her zaman dayanışma içindedir. İlçe dışında olanlar ne zaman gelirlerse gelsinler ilk uğrak yerleri cenaze evleri olur.
Dini Bayramlarda ilk önce cenaze sahipleri ziyaret edilir, daha sonra akraba ziyaretleri başlar. Günümüz de de Dini Bayramlardan bir önceki gün olan ‘’Arefe günü’’ mezarlıklar ziyaret edilir dualar edilir, bu uygulama tüm Türkiye de yaygındır.
İlçede cenaze olduktan sonra eğer düğün yapılacaksa düğün sahipleri cenaze evlerini ziyaret eder ve o evden izin ister. Genellikle cenaze sahibi izin verir ancak o zaman düğün başlar.
Cenazenin üzerinde kırk gün geçince kırkıncı gecesi okunur. Yemekler hazırlanır, camilerde ilanlar yapılır tüm ilçe halkı yemeğin verileceği eve davet edilir. Evde imam Mevlit okur, dualar edilir,yemekler yenir.
Elli ikinci gecesi uygulaması da aynen kırkıncı gecesinde olduğu gibidir. Bu dönemlerde ölünün yararına (sevap olarak) ikramlarda bulunulmazsa ölen kişinin azap göreceğine inanılır. Bu yüzden zengin fakir ayrımı yapmadan her cenaze sahibi bu ziyafeti verir
|