murat.nisan (şimdiye kadar 29 posta) | | YÖRÜK KIZI
Hâl betere gelir mi?
Söz yetere gelir mi?
Yörük kızı sevenin,
Sırtı yere gelir mi?
Gör sevdiğim yananı,
Diz çöküp, yalvaranı.
Razı etmek zor imiş,
Senin gâvur ananı.
Gür saçın örükleri,
Gönlümün körükleri.
Yaylada keçi güder,
Milas'ın Yörükleri.
Açmış toprak çanağı,
Zeytinyağlı banağı.
Ballı elmaya benzer,
Yörük kızın yanağı.
Bak Sodra'nın taşına,
Bulut değmiş başına.
Sevdim Yörük kızını,
Rastık aldım kaşına.
Gelmiş Çomakdağı'ndan,
Gider yolun sağından.
Asla pişman olmazdım,
Öpseydim yanağından.
Milas Beçin Kalesi,
Al al olur lâlesi.
Yârim deveyle gezer,
Yörüktür sülâlesi.
Yörük kurmuş çadırı,
Suya salmış katırı.
Bir tas ayran içirse,
Kırk yıl geçer hatırı.
Zeki Çalar |
murat.nisan (şimdiye kadar 29 posta) | | YÖRÜK KIZI
Salınarak gelir kuyu başına,
Kovaları elde, yörük kızının.
Görünce vuruldum kalem kaşına,
Başörtüsü belde, yörük kızının.
Olmayan aklımı kaçırdım baştan,
Günlerce yemedim kesildim aştan,
Hatırını sordum gökteki kuştan,
Kokusu var yelde, yörük kızının.
Yürüyüşü tek, tek nazlı tay gibi,
Güleç yüzü gökte duran ay gibi,
Kirpikleri ok olmuş kaşı yay gibi,
İzi kaldı yolda, Yörük kızının.
Dolunay misali on beş yaşında,
Sevgiyi okudum hilâl kaşında,
Yaradan korusun yazı, kışında,
Olsaydım sağ kolda, yörük kızının.
Doğuştan yapılmış sürmeler gözde,
Tanışmak istedim sıkıldım sözde,
Suyu alıp döndü sürüsü düzde,
Köpeği de yalda, yörük kızının.
Tozlanarak geldi yerde fistanı,
Başı öne eğmiş örtük his anı,
Buram, buram koktu gör gülistanı,
Dursunî kal telde, yörük kızının.
Dursun YEŞİL |